Türkiye özellikle 2005 yılından bu yana Satınalma&Birleşme (S&B) trendinden yararlanan ülkelerden biri. Önce finans ve büyük şirketlerle başlayan işlemler, bugün birçok sektöre yayılmış durumda. Bu işlemlerde en kritik noktayı şirketin değerinin nasıl belirleneceği oluşturuyor. Bunun için genelde EBITDA çarpanı kullanılıyor. Türkiye’deki 23 sektörde ortalama satış çarpanlarını bulduk. Buna göre, otomotiv ve demirçelikgibi sektörlerde EBITDA çarpanı 4-6 seviyelerindeyken, tüketiciye yakın gıda ve içecek gibi sektörlerde iki hanelere yükselebiliyor.. Perakendede 8-12, sağlık ve eğitim gibi alanlarda ise 15’i bulan çarpanlar oluşabiliyor.
Türkiye büyüyen ekonomisiyle sadece yerli yatırımcıların değil yabancı yatırımcıların da odağında olan bir ülke. Küresel kriz öncesinde yüzde 7’yi bulan büyüme oranlarıyla göz dolduruyordu. Son iki yılda ekonomi epey yavaşladı ama gelişmiş ülkelere göre hala yüksek bir büyüme söz konusu. Türkiye ekonomisinin son 10 yılda gösterdiği performans sadece portföy yatırımlarına değil, satınalma ve birleşme (S&B) işlemlerine de olumlu yansıdı. Özellikle 2005 yılından itibaren artan bir hızla, S&B işlemleri iş hayatının vazgeçilmeyen unsurları arasında yer almaya başladı. Önceleri bankacılık başta olmak üzere finans sektöründe, büyük montanlı yabancı işlemlerine şahit olduk. Bunlar genelde stratejik yatırımcılardı. Yine stratejik yatırımcılar, reel sektörün ve hizmet sektörünün büyük oyuncularını satın almaya başladı. Teksas Pasifik’in Mey İçki’yi satın almasıyla birlikte özel sermaye fonlarının da Türkiye pazarında büyük montanlı işlemlerini görmeye başladık. Yabancıların giderek artan bu ilgisi Türkiye’deki şirketlerin değerini de artırdı.

DÖRT TÜR İŞLEM
Bugün gelinen noktada hemen her sektörde her büyüklükte şirket için satış,ortaklık haberleri duyuyoruz. Yıllık bazda bakıldığında 200’ün üzerinde işlem ile karşılaşıyoruz. Yine yıllık bazda özelleştirme işlemleriyle birlikte 30 milyar doları bulan rakamlar görüyoruz. Yapılan S&B’lere bakıldığında dört temel başlık ortaya çıkıyor. Bunlar, azınlık hissesinin satışı, Joint venture (yüzde 50-50), çoğunluk hisse satışı ve şirketin tamamının satışı olarak sıralanabilir. Peki ortaklıklar ve şirket satışları kolay mı gerçekleşiyor? Elbette hayır. Bazen bir yılı geçen incelemeler, görüşmeler oluyor. Şirketler tepeden tırnağa inceleniyor, değerleri hesaplanmaya çalışıyor. Bazen görüşmeler olumlu sonuçlanıyor, bazen de anlaşmazlıkla.